BABALAR SAÇ TARAMAYI BİLİR Mİ?

BABALAR DA SAÇ TARAMAYI BİLİRLER Mİ ? 

Ben yedi yaşında bir Afgan kızıyım. Bakmayın öyle erkek çocuğu gibi göründüğüme. Çok güzel saçlarım vardı eskiden. Annem her gün örer, öper, okşardı. Anneler savaşın ortasında olsa bile sever çocuklarını. Savaş olsa bile örer kızlarının saçlarını. Ama annem bir gün kayboldu İran’da. Babam çok aradı, bulamadı. Sonra kısacık kesti saçlarımı. Abiminkiler gibi, erkek çocuklarının saçları gibiydi artık saçlarım, kısacık. Sahi niye? Babalar saç taramayı bilmezler mi? Ama fazla üzülmedim, annem okşayamadıktan sonra ne önemi vardı ki saçların? Her gece dua ettik abimle, annem geri gelsin diye. Seslerimizi bombalar bastırdı.  Babam bizi de kaybetmeyi göze alamadı, kaçtık. Bizim için en güvenli ülke Türkiye’ymiş. Günlerce bombalardan kaçarak yolculuk yaptık. Konya’ya geldik. Hangisi daha zordu bilmiyorum. Annemin yokluğu mu, evimden, arkadaşlarımdan, doğduğum ülkeden kaçmak mı, dilini bilmediğim, arkadaşımın olmadığı bir ülkeye sığınmak mı?  Mülteciymişiz biz, ne demekse artık. Çocuk olamamıştık ama mülteci olduk. Babam tek odalı bir ev buldu bize. Küçücüktü ama sokakta uyumaktan iyiydi. Odanın bir bölümünü perdeyle ayırıp banyo yaptı. Sokaktan kutular bulup raflar yaptı. Bazen ufak tefek oyuncaklar da getiriyordu, sevinelim diye. Kırıktı hepsi, sanırım çöpe atılan oyuncakları bulup getiriyordu. Biz üzülmeyelim diye uğraşıyordu. O küçük, karanlık, soğuk odayı eve benzetmeye çalışıyordu. Ama biliyordum, babam geceleri sessizce ağlıyordu. Ağlarken duymuştum. Mülteci olmak, annemin artık yanımızda olmaması onu da çok üzüyor.Karnımız acıksa bile söylemiyoruz babama. Hem nereden yemek bulacak ki.  Bazen elinde paketlerle geliyor, kendisi yemiyor, tokum diyor.Ama biliyorum, babamın da  karnı aç. Havalar artık soğudu. Babamın yüzü daha az gülmeye başladı. Kara kara düşünüyor. Doğru düzgün battaniyemiz, kıyafetimiz de yok ki sarılıp ısınalım. En kötüsü geceleri, üşürken nasıl uyur ki insan. Ama  bir gün babam, uzun zamandır görmediğim kadar mutlu geldi eve. Bizi bir yere götüreceğini söyledi. Dosteli Derneği’ymiş. Bizim gibi ihtiyaçlı insanlara yardım ediyorlarmış. Savaşın içinde doğmuş bir çocuğum ben anlam veremedim başta. Kim tanımadığı birine yardım eder ki diye düşündüm.Bize artık eskiyen, başka çocukların giymediği yırtık pırtık kıyafetleri vereceklerini düşündüm.  Babamla beraber kocaman bir binaya girdik. Adının Dosteli Derneği olduğunu öğrendiğim bu yerde, Bize şefkatle bakan ablalar vardı. Annemi kaybettiğimden beri kimse bana öyle bakmamıştı. Bir mağazaya indik beraber. Onlarca kıyafet vardı. Hem hepsi yepyeniydi. Rengarenkti. İstediğimizi alabileceğimizi söylediler. İnanamadım. Ben hiç yeni kıyafet giymedim ki. Nasıl seçilir bilmiyordum bile. Ablalar yardımcı oldular. Yepyeni kazaklar, montlar, botlar verdiler. Binanın içinde market de vardı. Bir sürü yiyecek aldık oradan. Parasını ödeyemeyiz ki onların. Paramızın olmadığını öğrendiklerinde hepsini geri alacaklar diye çok korktum. Ama onlar da hediyeymiş. İçim içime sığmıyordu. Rüya gibiydi ama gerçekti Evimize soba ve battaniye getirdiler. Artık üşümüyorduk. Geceleri sıcacık uyuyacaktık artık. Babam bize yemek de pişiriyor. Herkes kötü zannediyordum ama artık biliyorum, iyi insanlar da var bu dünyada. Artık üşümeden, açlıktan karnım guruldamadan uyuyabiliyorum. Annem yaşıyor mu bilmiyorum. Ama bize anne şefkati ile davranan, koruyup kollayan bu insanları tanısa annem de çok severdi. “Siz bizim kardeşimizsiniz,” diyorlar. Kardeş olmak, aile olmak için aynı dili konuşmak gerekmiyormuş. Artık dua ederken o insanları bize gönderdiği için şükrediyorum Allah’a. Artık daha hızlı büyümek istiyorum, büyüyünce mülteci çocuklara yardım etmek için. Yeniden hayaller kurmamı sağladıkları için Dosteli’ne teşekkür ediyorum. Allah sizden razı olsun.

Genel Bağış

EFT veya Havale ile bağış yapmak için Hesap Numaralarımıza göz atabilirsiniz.


Diğer Hikayelerimiz

  Bağış Sepeti 0