KIYAFETLERİN İLK SAHİBİ


Çocukluğum…

Her öğün yokluğun olduğunu bilerek sofraya oturduğumuz günler.

Çocukluğum…

Yağmuru, kışı yalınayak karşıladığımız zamanlar…

Çocukluğum…

Üzerinden ne kadar geçse de dönüp geldiğim, gönlümü huzura erdiren, yokluğun olduğu kadar umudun da bol olduğu yer…

Aslında yoktu bizde birçok şey. Eksik derdi güzel annem, yok kelimesini bile yumuşatırdı ağzından çıkarken. Halbuki ”Yok” başkaydı “eksik” başka…

Ben iyice büyüyüp de bu iki kelime arasında farkı kendi tecrübelerimle öğrenene kadar bizde her şey yok değildi de eksikti. Ama bir gün öğrendim.

Yetimdik biz. Halimizi bilip üzülen kimseler kendilerinin, çevresindekilerin kullanmadığı kıyafetleri bize getirir kardeşlerim de o günü bayram ilan ederdi. Gelen kıyafetleri dener, uygun olanları giyerdi.  Annem minnettarlığını bildirir, Allah’a şükürler ederdi. Ama ben kıyafetlerin bana olmasından çok olmamasını dilerdim. Oldu ki gelen kıyafetlerin içinden bir elbise, haydi bir de ayakkabı uydu bana. Peki, sahibi kimdi bunların? Okuldan arkadaşım mı? Yoksa mahalleden mi ? Ya tanırsa üzerimdeyken… Ya sorarsa. Benim desem değil, senin desem diyemem. Bu endişeyle sokağa çıkıp oynamak, okula gitmek gelmezdi içimden. İlk defa benim giydiğim, sadece bana ait, benim eskittiğim bir elbisenin hayalini kurardım.

Annem beni ikna etmeye çalışır böyle zamanlarda onu çok üzdüğümü söyleyip üzülürdü. Haklıydı onu çok üzüyordum.

 Böyle böyle üç yıl geçti. İkinci el kıyafetler deneniyor, olanlar kalıyor olmayanlar başkalarına gidiyordu. Ama bir gün her şey değişti...

Her şeyin değiştiği o günün sabahında erkenden gune başladık, kardeşlerimi kıyafet heyecanı sarmıştı beni ise bir isteksizlik hali… Hep birlikte yola çıktık. Yolun sonunda ulaştığımız binanın kocaman kapısından içeriye girdiğimizde gülen gözleriyle sevimli bir ekip karşıladı bizi. Birlikte uzun bir merdiven sonrası çeşit çeşit kıyafetlerle, renkli ayakkabılarla dolu olan bir mağazaya geldik. Hayranlıkla uzun uzun baktık içeriye içimiz kıpır kıpırdı. Önümde rengini seçebileceğim, tam bana uygun, ilk defa benim giyeceğim hayalimdeki gibi elbiseler duruyordu. Telaşlıydı herkes, oradakiler bizi memnun etmek için çeşitli seçenekler sunup gönlümüzü yapmaya çalışırken biz de heyecanla ilerliyorduk. O gün bizim için keyifle tadını çıkardığımız, kendi seçimlerimizle kendi kıyafetlerimize kavuştuğumuz bir gün olmuştu Dost Eli derneğinde.

Böyle böyle yıllar geçti. Unuttum belki bir çok şeyi yoksulluğum gibi. Ama unutmadık o günü ne ben ne kardeşlerim ne de annem.

Genel Bağış

EFT veya Havale ile bağış yapmak için Hesap Numaralarımıza göz atabilirsiniz.


Diğer Hikayelerimiz

  Bağış Sepeti 0